Gerçek şu ki günümüz insanı son derece yanlış bir beslenme kültürü geliştirmiştir ve bunda da ısrar etmektedir! Hızlı zayıflamak için kalori hesabı yapanlar, "Az ama sık yiyin" tavsiyesine uyup günde on öğün yiyenler, günlük gazeteleri okuyup beslenme düzenini ayda dört defa değiştirenler ya da sadece damak lezzeti için insan bedenine son derece zararlı şeyleri yemeyi alışkanlık haline getirenlerin sayısı gittikçe artmaktadır.
Yedikleriniz sizi tanımlar!
İnsan bedeni, kişinin besin yoluyla aldıklarından meydana gelir. Bir binanın inşaatında kullandığımız kum, çimento ve demir nasıl o binanın sağlamlığını belirliyorsa, kendi bedenimizi inşa ederken kullandığımız yemekler de sağlığımızı, duygu ve düşünce dünyamızı belirler.
Örneğin, fazla et insan vücuduna son derece zararlı bir besindir. Fazla miktarda alınan et insanın iç salgı bezlerinin hassas dengesini altüst ederek er ya da geç hastalığa yol açar. Kırmızı et yiyenlerin kalp-damar hastalıklarına ve kansere çok çabuk yakalandığı bilinen bir gerçektir. Bilinmeyen ise etin insanların ruh hali üzerindeki etkisidir. Eti yüksek düzeyde tüketen insanlarda saldırgan, duyarsız, kaba, maddiyata ve şehvete düşkün bir kişilik gelişiminin daha sık görülebileceği belirtilmektedir. Ayrıca, bu kişilerde tedirginlik ve çabuk can sıkıntısı sorununun da daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Yani yoğun et tüketiminin bedensel-duygusal-düşünsel zararı vardır. "Ben yiyorum ve bana bir şey olmuyor!" diye düşünenlerin bile, etsiz bir diyet ile aradaki farkı görmeleri tavsiye edilir.
Yeme içme kültürümüzün miktarla ilgili yönlerinde de büyük hatalar bulunmaktadır. Örneğin; insana bedensel ve ruhsal rahatlığı sağlayacak olan beslenme şekli "günde TEK öğün yemek" ve haftada bir gün oruç tutmaktır. Bu tek öğünde de tahıl ürünlerinin yanında mevsime uygun taze sebze ve meyvelere yer verilmesi ve margarinden uzak durup, yemeklerde sıvı yağ, özellikle de zeytinyağı kullanılması sağlıklı bir yaşam için önemli tavsiyelerdendir.