Binlerce yıldan bu yana insanoğlunun en büyük hayali, “sağlıklı ve uzun bir yaşam” olmuştur. Ancak uzayan yaşam süresinin doğal sonucu olarak kronik ve dejeneratif hastalıkların prevalansında da artışlar ortaya çıkmıştır. Bu hastalıklardan bir tanesi de osteoporoz’dur.
Osteoporoz halk sağlığı açısından çok önemli bir tehdittir. Çünkü 50 yaşın üzerindeki kadınların yarısından fazlası, 70 yaşın üzerindeki erkeklerin yarıya yakın bölümünde osteoporoz gelişmektedir. Osteoporoz kırık riskini artırır.
Kemiklerde kırık oluşuncaya kadar, yıllar boyunca tanı konmadan, yavaş yavaş ve sessizce gelişir. Oluşan kırıklar, hem ölüm riskini artırmakta hem de sakatlığa neden olarak yaşam kalitesini bozmaktadır.
50 yaş üzeri her 3 kadından birinde ve her 12 erkekten birinde osteoporoza bağlı kırık gelişmektedir. Kalça kırıkları nedeniyle birçok ülkede en önemli ölüm sebepleri arasındadır.
Özet
Osteoporoz, kırık riskini artırması nedeniyle birçok ülkede en önemli ölüm sebepleri arasında yer almaktadır. Risk faktörlerinin bilinmesi ve bunlardan uzak durulması ile hastalığın ve dolayısıyla kırık riskinin önlenmesi mümkün olabilmektedir. Modern tıbbın bilinen risk faktörleri dışında, VSS ve bağ dokusunun artmış stres yükü, hormonal disfonksiyon, latent asidoz, barsak flora bozukluğu, bozucu alan varlığı ve beslenme hataları osteoporoza zemin hazırlayan en önemli risk faktörleridir. Bu nedenle nöralterapi ve diğer tamamlayıcı tıp yöntemleri osteoporozda hem korunma hem de tedavi yöntemi olarak etkin ve güvenli bir şekilde kullanılabilir.