"Tıbbın asıl hedefi koruyucu hekimlikle şifa sağlamaktır"

Tıbbın asıl hedefi hastaları iyileştirmek yani diğer bir deyişle hastalıkların semptomlarını gidermek, rahatsızlıkları oluşturan faktörleri ortadan kaldırmak ve koruyucu hekimlik yaparak tam bir şifa sağlamak olmalıdır.

Hastaların sadece fiziksel ve kimyasal bedenlerini düzeltmek yeterli değildir; bununla birlikte yapılacak olan bir tedavi, kişilerin ruhsal ve enerji durumunun da regüle edilmesini kapsamalıdır. Kısacası artık insanların ruhsal ve enerji durumlarının da terapiye dâhil edilmesi gerekmektedir.

Tıbbın asıl hedefi hastaları iyileştirmek yani diğer bir deyişle hastalıkların semptomlarını gidermek, rahatsızlıkları oluşturan faktörleri ortadan kaldırmak ve koruyucu hekimlik yaparak tam bir şifa sağlamak olmalıdır.

İnsan bedeni, parçaları, organları ve gözeleri biçim ve işlev bakımından bütünün hizmetinde bulunan organize bir bütündür. Bu bütünlüğü sağlayan bedenimizde yer alan 500.000 km uzunluğunda olan Vejetatif sinir sistemi sağlamaktadır.

Modern tıptaki gelişmelerin gerçekten baş döndürücü olmalarına rağmen ne yazık ki insanın bir bütün olduğu unutulmuştur. Laboratuvar testleri, US ve Radyolojik incelemelerle konulacak tanılar ise sadece fonksiyonel bozuklukları ve morfolojik değişiklikleri göstermektedir.

Son yıllarda modern tıptaki tanı ve tedavi sürecine psikosomatik faktörlerin de dahil edilmesi olumlu bir gelişme olmasına rağmen, tamamlayıcı tıp açısından bakıldığında bu durum bütünlükten hâlâ çok uzaktır.

Modern tıptaki psikosomatik bakış açısı tamamlayıcı bir faktör olarak görünse de bütünleyici bir perspektiften yoksundur.

İnsan bedenini daha kapsamlı bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekmektedir. Morfolojik bakış açısı fiziksel ve kimyasal doneleri içinde taşır. Oysaki, bununla birlikte fonksiyonel bütünlük ve bakış acısı da olaya dahil edilmesi gerekir. Söz konusu olan fonksiyonel bakış açısı, enerji ve kibernetik durumu da içinde barındırmalıdır.

Terapide başarılı olmanın ana koşulu tanının doğru konulmasıdır. Söz konusu olan diyagnostik yaklaşım kişiye özel olmalı ve kişide meydana gelen değişikliklerin zamansal ilişkisi ile fonksiyonel yapı göz önünde bulundurulmalıdır.


Kaynak: "Dr. Hüseyin Nazlikul, M.D., PhD.- Neden Yanlış Yaşıyoruz?" kitabı