Huzursuz bacak sendromu, tek bir rahatsızlık anlamına gelmeyen ve bacaktaki tüm rahatsızlıkların ortak bileşeni olan bir hastalıktır.
Huzursuz bacak sendromu, bacaklarda nahoş veya rahatsız edici hislere ve onları hareket ettirmeye karşı konulmaz bir dürtüye neden olur. Bu rahatsızlık genellikle bacakların hareketsiz kalması durumunda ve uykuda kendini gösterir. Bu nedenle hareket ve uyku bozukluğu olarak da ifade edilir.
Bacaklarda kramp, ağrı ve hareket ettirme isteği bu rahatsızlığın belirtileri arasındadır. Huzursuz bacak sendromu kadınlarda ve orta yaş grubunda daha sık görülen bir rahatsızlıktır.
Yavaş başlayan bu hastalık ilerlediğinde gece uyku problemleri yaşanmasına neden olur. Bunun yanı sıra huzursuzluğa ve agresifliğe de neden olabilir. Bazı durumlarda kollarda da aynı huzursuzluk hissedilebilir.
Bacağın hareket ettirilmediği zamanlarda kötüleşen karıncalanmalar, ağrılar, kramplar, yanmalar harekete geçmekle, özellikle yürümeye başlamakla hafifler. Huzursuz bacak sendromu istirahatten hoşlanmayan bir ağrı şeklindedir.
Nasıl tedavi edilir?
Huzursuz bacak sendromunun tedavi edilmesi için rahatsızlığın altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Bu nedenle kişiye özgü değerlendirme yapılarak, hastanın hangi alanlarda daha fazla etkilendiği belirlenmeli ve tedavi planı ona göre oluşturulmalıdır. Başka bir rahatsızlıktan kaynaklanıyorsa ilk önce o rahatsızlığın tedavi edilmesi gerekir. Örneğin demir eksikliği varsa tedavi planı bu hastalığın tedavisine yönelik olmalıdır veya hastanın kullandığı ilaçlardan kaynaklanıyorsa ona göre hareket edilerek tedavi edilmelidir.
Nöralterapi ile tedavi
Huzursuz bacak sendromunun tedavisinde; hastalığın altta yatan nedenlerine yönelik olarak uygulanan lokal anestezik tedavileri (nöralterapi) ile sinirsel uyarıları, kan dolaşımının rahatlaması, kaslardaki oksijenlenme artışı, ağrı, kasılma, kramplar ve huzursuzluk şikayetlerini düzenlemek mümkündür. Ayrıca bu hastalarda nöralterapiye destek olarak Ozonterapi dolaşım ve dokuların oksijenlenmesi sağlamaktadır.
Tıbbi masaj, akupunktur, mezoterapi, eksik olan vitamin-mineral ve eser elementlerin belirlenerek destekleyici serumlarla yerine konulması, beslenmenin düzenlenmesi (özellikle rafine şekerin bu tabloyu arttırdığı ifade edilmektedir) ve yaşam şekli değişiklikleri ile etkin sonuçlar alınabilmektedir.