ÖÇB yaralanmaları genellikle sezonu kapattıran bir sakatlanma ile sonuçlandığından sporcularda ciddi bir korku oluşturmaktadır. Dizden gelen “pop” sesi, atlete ön çapraz bağının yırtıldığını haber vermektedir. Bu yırtılma genellikle cerrahi ve yoğun bir rehabilitasyon sürecini beraberinde getirmektedir.
ÖÇB yaralanmaları en sık iki yanlış hareket durumunda oluşmaktadır ve bu hareketler şöyle açıklanmaktadır; İlki kesme denilen yani aniden yön değiştirip hızlanma hareketi, ikincisi ise dikme denilen yüksekten yere inerken ayağın yere nasıl indiğidir. Bu hareketler özellikle kadın sporcularda tüm yükü dizde ÖÇB’ye bindirmektedir. Kesme hareketinin başlangıcı veya dikme hareketi ÖÇB’nin rotasyonel kuvvetlere gösterdiği direnci tehlikeye atmaktadır. Ayrıca zıplamadan sonra ayağın yere yanlış inişi ÖÇB’nin hareket kabiliyetini olumsuz etkilemektedir. Bu iki durum konusunda sporcular bilgilendirilmelidir.
Yorgunluk hem erkek hem kadın sporcularda sakatlığa neden olan en önemli nedenlerden biridir. Yorgun atletler vücut biyomekaniğini doğru kullanamamaktadır. En sık görülen örneklerden biri ise yorgun atletler yere iniş sırasında dizde valgus stresini arttırmaktadır. Ayrıca yorgunluk müsabaka anında karar verme yeteneğini/hızını olumsuz yönde etkileyerek sakatlık riskini arttırmaktadır.
Yaralanmada bir diğer etken ise cinsiyet faktörüdür. Kadın atletler erkek atletlere göre daha sık sakatlanma eğilimindedir. Bu durumun birkaç önemli nedeni vardır. Kadın atletler ilk olarak quadriceps kasını aktive ederken erkek atletler ilk hamstring kas grubunu aktive eder. Aktivasyondaki bu farklılık ÖÇB ve dizdeki diğer bağların yaralanma olasılığını arttırmaktadır. Bunun yanında zıpalama sonrası yere iniş sırasında kadınlar dizlerini birbirine yaklaştırmaya daha eğimlidirler. Yapılan çalışmalarda vücut biyomekaniğinin yanlış kullanımı, anatomik ve fizyolojik patolojiler bu durumun sebepleri olarak açıklanmaktadır. İniş sırasında dizlerini doğru düzlemde tutabilen atletler daha az sakatlanma riskine sahiptirler.
Bu tip sakatlıklar hem sporcunun hem de takımın performansını etkilemektedir. Bu yüzden sakatlık önleme programları üzerine yapılan çalışmalar son zamanlarda sayıca hızla artmaktadır.
Şu ana kadar yapılan çalışmalar doğrultusunda bu yaralanmadan korunmanın birkaç yolu vardır. Yorgunluk yaralanmada önemli bir faktördür ve dikkate alınması gerekir. Kişinin mental ve fiziksel yorgunluğu antrenmanda veya müsabakada vereceği kararları olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu durum sakatlık riskini arttırmaktadır. Bu yüzden ÖÇB yaralanmalarını önleme programlarında sporcudaki yorgunluğun nöromusküler tepkisine etkisinin ölçülmesi ve izlenmesi mutlaka yer almalıdır.
Diğer bir korunma yolu ise antrenman programları. Bu programlar tipik olarak kullanılan pilometrik, güçlendirme, çeviklik ve denge egzersizlerini içermektedir. Bu programın uygulama amacının en önemli nedeni bir sporcunun, karmaşık bir spor ortamında, spora özgü yorgun koşullar altında bile, sabit motor gücü üretme kabiliyetini sağlayabilmesidir. Vücudu bir sinerji halinde çalıştırabilmek anahtar noktalardan biridir ve bunun için bu programın kişiye ve spora özel uygulanması gerekmektedir. Özellikle kadın sporculardaki anatomik, fizyolojik ve biyomekanik yöndeki etkenlerin analiz edilip sakatlıktaki etkilerini en aza indirecek yönde çalışılması sakatlık riskini yarıya indirebilmektedir.
Başka bir yöntem ise etkinliği zayıf olan ancak yapılan çalışmalarda zayıf da olsa pozitif yanları bulunan ÖÇB desteği bulunan dizliklerdir. Bu dizlikler her pozisyonda ÖÇB’yi koruyamasa da kesme ve dikme hareketlerinde bağa binen yükü azaltarak destek olmaktadır. Hızlı koşma ve temas halinde etkinliği henüz kanıtlanmamıştır.
Ön çapraz bağ yaralanmaları birçok faktöre bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bu yaralanmalardan korunmalara da birçok perspektiften bakarak yaklaşmak zorundayız. Şu ana kadar kesin bir koruma yöntemi olmamakla birlikte bilinen yöntemleri uygulayarak sakatlık riskini önemli derecede azaltabilmekteyiz. Bu konuda profesyonel bir ekiple çalışmak çok önemlidir.