PALPASYON: DOKUNARAK MUAYENE SANATI!

ADLER-LANGER basınç noktaları
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı
24.12.2024 13:54

1940’lı yıllarda, farklı branşlardan iki hekim, ayrı tarihlerde birbirlerinden bağımsız bir şekilde yaptıkları çalışmalarla mesleki dehalarını tıp dünyasıyla paylaştılar. Bu dahi insanlardan biri, İspanya’da diş hekimliği yapan Alman asıllı Dr.Ernesto Adler, diğeri de Almanya’da göz mütehassısı  Dr.Hans Langer idi.

İkisinin ortak noktası, branşları dışındaki bir alanda(göz ve ağız içi bölgesi dışında), boyun bölgesine dokunarak, elleyerek, hissederek yani palpe ederek bazı rahatsızlıkların daha uzak bir yerde kendini projekte edebileciğini kanıtladılar. Bunu yaparken, tıpta bir muayene yöntemi olan palpasyonun aslında ne kadar da kıymetli olduğunu bir kez daha göstermiş oldular. 

Tıp fakültelerinde okutulan derslerde palpasyonun tanımı şöyle yapılmaktadır: Palpasyon, muayeneyi yapan hekimin dokuyu elleyerek, dokunarak ya da bastırarak yaptığı muayene işlemidir. Gözle görülebilen şeyler hakkında daha detaylı bilgi verir, görülemeyenler hakkında da bilgi açığa çıkar. Palpasyonla, dokunun yapısı, boyutu, yoğunluğu, sıcaklığı ve fonksiyonel durumları değerlendirilir. Ağrı olup olmadığı öğrenilir. 

Gerek Adler gerekse de Langer, göz, kulak, dişler, sinüsler ve bademcik rahatsızlıkları ile başvuran hastalarını bütünsel olarak değerlendirip servikal muayeneyi yaptıklarında, ilginç olarak bazı rahatsızlıkların servikal bölgede belli omurların çevresinde hassasiyet oluşturduğunu fark ettiler. Bunun bir tesadüf olamayacağını düşünerek yıllarca bilimsel bir disiplinle dökümante ediyorlar. Yıllar sonra bu iki bilim insanının bu değerli çalışmalarını fark eden Prof.Dr.Peter Dosch, ortaya çıkan verileri bir araya getirerek ve bilimsel alt yapısını da doldurarak tıpta önemli bir muayene şekline dönüşmesine katkıda bulunmuş ve 1963 yılında Münihte yayınladığı nöralterapi ders kitabında detaylı bir şekilde üzerinde durmuştur. Adler-Langer basınç noktaları olarak literatüre geçen bu yöntem, tamamlayıcı tıp ile ve özellikle de nöralterapi ile uğraşan hekimler için önemli bir tanı metodu olmuştur.

Adler-Langer basınç noktaları, birinci boyun omurundan(C1), yedinci omura(C7) kadar, transfer çıkıntı ucu dediğimiz anatomik yapıyı, hekimin baş ve işaret parmağı ile belli bir basınç vererek muayene etme esasına dayanır. Bu muayene şeklinde hasta bir sandalyede rahat bir şekilde, başı hafif öne eğik ama kasmadan rahat bir pozisyonda olacak şekilde oturtulur. Muayene eden hekim bir eliyle onun alnını sabitleyerek diğer eliyle de sağlı sollu olarak bu çıkıntının ucunu palpe eder. Hekim, bir yandan parmak ucuyla hissettiği şişlik, sertlik yapıyı not ederken bir yandan da hangi tarafın daha hassas, daha ağrılı olup olmadığı, ya da eşit bir hassasiyetin olup olmadığını hastanın geri bildirimine göre değerlendirir.

Adler-Langer basınç noktaları bir tanı metodudur. Kafatası ve ağız içi bölgesindeki bozucu alanların nöroanatomik bağlantılar sayesinde servikal bölgeye yansımasının tanısında kullanılmaktadır. Bozucu alan, aslında vücudun geçirmiş olduğu herhangi bir rahatsızlık veya cerrahi girişimden sonra biyolojik iyileşmenin tam olarak gerçekleşmediği bölgelerdir. Bu bölgeler, vücudun tümünü veya değişik bölümlerini etkileyen tepkimelere yol açarlar. 

Bu tanı metodu sayesinde, C1 transfers ucunun palpasyonu ile göz ile kafatası ve yüz bölgesindeki sinüs boşlukları, C2 ve C3 transfer ucunun palpasyonu ile üst ve alt çene dişleri ile ilgili, C4 ve C7 transfer ucunun palpasyonu ile de tonsil ve kulaklar ile ilgili bir patolojiyi (bozucu alanı) tespit etme şansına sahip oluruz. 

İlginç olan ise bu basınç noktalarının ilgili alanın optimal tedavisi ile ortadan kalkmasıdır. Adler-Langer basınç noktaları bize hızlı ve karmaşık teşhisler olmadan yardımcı oluyor. Özellikle belirsiz lezyonlar durumunda BT veya MRI’den önce hızlı ve genel bir teşhis koyma şansımızı arttırır. Bu tanı yöntemi ile sadece baş bölgesini değil yanı sıra klinik olarak belirgin olmayan organ bozukluklarında da kullanılır.

Günümüzde modern tıbbın ve nöroanatominin geldiği ileri seviyenin doğrultusunda bundan 70-80 yıl önce sadece elle muayene (palpasyon) ile tespit edilebilen bu alanların bilimsel olarak sinir ve kas bağlantılarının olduğunu görürüz. Doğrusu, hem üst servikal bölgede bulunan derin boyun kaslarının (suboksipital kaslar) hem de beynin bir uzantısı şeklinde devam eden omuriliğin (medulla spinalis) yine üst servikal parçasında (C1-C3) bulunan nöral bağlantıların çok özelleşmiş olduğunu görmekteyiz. 

Mm. Obliqi ve recti olarak bilinen dört kasın kas iğciklerinin vücudun diğer kaslarına göre yaklaşık 10 kat daha fazla olması bu kasların birer duyu organı gibi çalıştığını göstermektedir. Bu kaslar üst boyun omurlarını (transfers uçlardan başlayarak)  birbirlerine ve kafatasına direkt bağlarlar. En ufak bir streste veya hava değişikliğinde hemen etkilenebilir ve spazma neden olabilirler. Ve aynı zamanda göz hareketlerini kontrol eden kaslarla da bağlantılıdırlar.

Bu bölgenin başka bir önemi de yüz bölgesinin tamamını ve kafatası ön kısmı, beyin ve duramaterin de büyük bir bölümünün ağrı, ısı ve dokunma ile ilgili tüm duyularını beyin sapına ve oradan da üst beyin merkezlerine ileten ve beşinci kafatası siniri olarak da adlandırılan trigeminal sinirin bir çekirdeğinin beyin sapından ta servikal omuruliğin 4.segmentine kadar uzanmasıdır. Bu çekirdek (sinir hücrelerinin çok yoğun olarak bir araya gelip toplandığı merkez olan nucleus spinalis nervi trigemini sayesinde burada bulunan başka sinirlerle direkt veya dolaylı bağlantılar kurulmaktadır. Örneğin boyun kaslarını uyaran sinirler(pleksus servikalis), yüz mimik kaslarını uyaran sinir(n.facialis), bademcik bölgesini, yutak bölgesini ve hatta bağırsakların üst parçasına kadar olan göğüs ve karın boşluğundaki organları uyaran sinirler(n.glossofaryngeus ve n.vagus) bu merkezde kesişirler. 

İnsan bedeni kompleks ama bütünsel olarak çalışmaktadır. Bu kompleks sistemler, birbiri üzerine binmiş şekilde ama belli kurallar ve döngüler çerçevesinde çalışmaktadır. Bedenimiz gerek vejeteatif sinir sistemi(otonom sinir sistemi) ve gerekse de bağ dokusu ve fasya sistemi aracılığı ile sürekli ve karşılıklı bir enformasyon halindedir. Dolayısı ile bir bölgedeki problem çözülemediği takdirde mutlaka diğer uçtaki başka bir probleme neden olacaktır.

Adler-Langer basınç noktaları, nöralterapi ile uğraşan hekimler arasında tanı amacıyla çok sık başvurulan bir yöntemdir. Bu tanı yöntemi ile ilgili yeterince literatür çalışması bulunmamaktadır. Almanya’da bir dahiliye ve bütünleştirici tıp bölümünde 104 hasta ile randomize kontrollü bir çalışmada hastalar ve değerlendiriciler arasındaki uyuşma ve değerlendiriciler arası güvenirliliğin düşük olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar bu çalışmada sekiz adler-langer noktasından beşindeki basınç eğri eşikleri kontrol grubuna kıyasla tedavi sonrası önemli değişiklikler göstermişse de yapılan yapay deneysel ortamda, Adler-Langer noktası palpasyon yönteminin güvenilir bir tanı aracı olmadığı iddia edilmiştir.

Pratik uygulamalarda defalarca doğrulanmış, ampirik bir yöntem olan Adler-Langer basınç noktaları ile ilgili daha çok çalışmaya ihtiyacımızın olduğu kanaatimdeyim.

KAYNAKLAR:

  1. Die Adler-langer dructpunkte, Hinweise auf versteckte Störfelder, Dr. R. Meierhöfer Limbacherstrasse 31 91126 Schwabach www.drmeierhoefer.de
  2. Wissenswertes zur neuraltherapie noch huneke, Dr.med. Peter Dosch, Münih, 1963
  3. Adler E. Störfeld und Herd im Trigeminusbereich. 4.Aufl. Heidelberg: Verlag für medizin Dr.E.Fischer,1990
  4. Fischer L. Nöralterapi- nörofizyoloji, enjeksiyon teknikleri ve tedavi önerileri, Nobel tıp kitabevleri, 2019
  5. Nazlıkul H, Bozucu alan ve bozucu odak: BARNAT, cilt 9,sayı 1, 2015-barnat.com.tr
  6. Barop H. Nöralterapi Cep Atlası, Nobel tıp kitabevleri 2019
  7. Reihert B. Palpasyon tknikleri(fizyoterapistler için yüzeysel anatomi) 2.baskı, Hipokrat yayınevi, 2019
  8. Thomas W. Myers.,Anatomy Trains, tıbbi yayınlar merkezi,2019
  9. Erzurumlu R, Şengül G, Ulupınar E. Nöroanatomi, Güneş Tıp Kitapevi, 2019
  10. Choi, Kyung-Eun ve Grünert, Jan ve Werner, Marc ve Dobos, Gustav ve Anheyer, Denis ve Cramer, Holger ve Saha, Felix Joyonto, Nöral Terapide Boyun Refleks Noktalarının (Adler-Langer Noktaları) Düşük Derecelendiriciler Arası Güvenilirliği ve Yeniden Üretilebilirliği - Rastgele Kontrollü Gözlemci-Kör Deneme. 2022. : https://ssrn.com/abstract=4040785